Friedrich Nietzsche : Felsefenin Keskin Yüzü

Canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir; ki kendisi de bir canavara dönüşmesin. Çünkü uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da sana bakar.

İyiliğin ve kötülüğün ötesinde

Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900) Batı felsefesinin en radikal ve etkili düşünürlerinden biri olarak kabul edilir. Düşünceleri modern bireyin krizini, ahlakın kökenlerini ve insanın potansiyelini sorgulayan derin analizler içerir. “Tanrı öldü” sözüyle biliniyor olsa da felsefesi bundan çok daha geniştir. Nihilizm, güç istenci, üstinsan ve bengi dönüş gibi kavramlarıyla çağdaş düşünceye damgasını vurmuştur.

Yaşamı

Nietzsche 15 Ekim 1844’de Almanya’nın Saksonya-Anhalt eyalet sınırları içerisindeki Röcken kasabasında doğdu. Babası bir papazdı, dini bir çevrede büyüdü fakat küçük yaşta babasını kaybetti. Bu olay onu derinden etkiledi. Genç yaşta klasik filoloji eğitimi aldı ve 24 yaşında Basel Üniversitesi’nde Klasik Filoloji kürsüsüne geldi. 36 yaşında sağlık sorunları nedeniyle akademik kariyerini erken noktaladı. Sonrasında sağlığına iyi gelir düşüncesi ile çoğunlukla İtalya ve İsviçre’de bulundu. Hayatı boyunca kronik baş ağrıları ve görme bozukluklarıyla mücadele etti. Yaşamı boyunca “merhamet zayıflıktır” düşüncesini savunan Nietzsche 1889 yılında Torino’da bir arabacının yaşlı ve yorgun bir atı kırbaçladığını gördüğünde koşup atın boynuna sarıldı ve dehşet içinde ağlayarak yere çöktü. Hayatını insan merhametini eleştirerek geçirmiş bir filozofun son aklıselim durumdaki davranışı derin bir acıma ve merhamet duygusuydu. Bu olaydan sonra 45 yaşında zihinsel ve bedensel olarak bir iflas yaşadı ve ömrünün kalan yıllarını yardıma muhtaç olarak geçirdi. 55 yaşında Weimar-Almanya’da hayatını kaybetti.

Felsefesine kısa bir bakış

Antik Yunan felsefesi, Schopenhauer, Spinoza, Kant temel olarak kendi felsefi bakışının temelini oluşturdu. Platonculuk ve Hristiyan ahlakı en keskin eleştirdiği konular arasında yer aldı. Felsefe, Din, Bilim, Sanat ve ahlaki temeller eleştirdiği başlıca konular oldu. Nietzsche’nin felsefesi geleneksel değerleri yıkıcı ve gelenekleri aşan yeni bir üst insan anlayışı inşa etmeye yönelik çarpıcı fikirler içerir. Onun için insan, kendi sınırlarını aşarak üstinsan olduğunda erdeme erişecek ve gerçek anlamıyla soylu bir insan olacaktır. Eserlerinde sıkça yer verdiği Antik Yunan tanrısı olan Apollon ve Dionisos Nietzsche tarafından yüceleştirilir ve oluşun merkezine yerleştirilir. Sanatın üretimi bu ikiliğe bağlıdır. Apollon’u biçim’le, Dionisos ise uyum’la anlamlandırır. Nietzsche’ye göre Antik Yunan medeniyeti bu iki sanat tanrısıyla sanatın derin anlamlarını keşfetmişlerdir. Apollon düş deneyimi Dionisos ise esrime deneyimidir. Yaşamın iki yönü olan Apollon ve Dionisos insanın gücünü biçimlendiren ve yön veren iki tanrıdır. Nietzsche bu tanrısal değişim ve dönüşüm ile hayatın sanatsallığına bir anlam yükler ve sanatı bu iki kavramsal tanrının etkisiyle şekillendirir.

Mantıksal bir çıkarsamayla -ama sezginin anında oluşan keskinliğiyle- sanatın sürekli gelişiminin Apolloncu ve Dionisoscu bir ikiliğe bağlı olduğunu anladığımızda estetik bilimi için çok şey yapmış oluruz. Yaradılışın bazen araya giren uzlaşmalara rağmen sürekli çatışan cinsiyet ikiliğine bağlı olması gibi…

“Tanrı öldü!” ve Nihilizm

Nietzsche “Tanrı öldü!” diyerek batı dünyasındaki dini inancın ve ahlaki sistemlerin çöküşünü dile getirir. İnsanlığın Tanrı merkezli bir dünyadan çıkıp anlam arayışında artık yalnız kaldığını dile getirir. Ona göre hristiyan ahlakı insanın gücünü ve özgürlüğünü kısıtlıyor ve bireyi köleleştiriyordu. Köle Ahlakı tanımını yaptığı bu davranış kalıbını zayıfların oluşturduğu alçakgönüllülük, merhamet ve itaat gibi değerleri öne çıkaran ahlak olarak tanımlayıp hristiyanlığı bu ahlakın en büyük temsilcisi olarak görmektedir. Köle ahlakının insanları zayıf ve edilgen hale getirdiğini bireyin kendi değerlerini yaratması ve toplumun dayattığı ahlaki normları sorgulaması gerektiğini savunur. Bu sayede insan güçlü ve bağımsızlığını kazanmış bireylerin belirlediği, irade gücü, cesaret ve gurur gibi değerleri ön plana çıkaran efendi ahlakına erişilecektir. Bu durum aslında nihilizme gidişin yolunu açıyordu. Nietzsche’ye göre nihilizm ya insanı güçsüz bırakacak ya da ona yeni bir değerler sistemi sunacaktı. Nihilizm düşüncesini Antik Yunan filozofu Gorgias’a kadar geriye götürebiliriz. Gorgias’ın agnostik bakış olarak yaşamdan sonraki hiçlik olarak ele aldığı nihilizm kökeni, Nietzsche’de tanrı öldü ve artık tanrı düşüncesi olmadan yeni bir anlam arayışı ile yeni bir bir ahlak sistematiği geliştirilmeli bakışı ile ele alınır.

” Bir defasında şöyle demişti şeytan bana: “Tanrının da var kendi cehennemi: insanlara duyduğu sevgi.” Ve geçenlerde şöyle dediğini işittim şeytanın: “Tanrı öldü; insanlara duyduğu merhamet yüzünden öldü tanrı.”

Üstinsan ve Güç İstenci

Nietzsche’nin en ünlü kavramlarından biri Üstinsan’dır (Übermensch). Üstinsan mevcut ahlaki ve toplumsal değerler üzerinde kendi değerlerini yaratan bir bireydir. Geleneksel doğruları sorgular, korkusuzca yaşar ve yaratıcılığını kullanarak kendi yaşamını inşa eder. Bu kavram insanın potansiyelinin zirvesine ulaşması ve kendi kaderini kendi tayin etmesi anlamına gelir. Üstinsan insan türünün gelecekteki idealize halidir. Bu düşüncenin temeli Nietzsche’nin “Güç İstenci” olarak adlandırdığı içgüdüdür. Ona göre insanın temel motivasyonu hayatta kalmak değil etki ve üstünlük gücünü artırmak kendini aşmaktır. Güç sadece fiziksel değil zihinsel ve ruhsal bir üstünlük anlamına gelir.

” İnsan, hayvan ile üstinsan arasına gerilmiş bir iptir, uçurum üstünde bir ip. Uçurumun üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış “

” Bu dünya için bir ad mı istiyorsunuz? Tüm bilmeceleri için bir çözüm? Siz kendini en iyi gizleyen, en güçlü, en yılmaz, en gece yarısı insanlar için bir ışık? Bu dünya güç istencidir. Ve başka hiçbir şey değildir. Ve siz kendiniz de bu güç istencisiniz. Ve başka hiçbir şey değil. “

Bengi Dönüş

Nietzsche “Ebedi Dönüş” (Ewige Wiederkunft) fikrini ortaya atarak insanın hayatını sonsuz kez tekrar yaşamaya cesaret edebilmesi gerektiğini söyler. Eğer biri hayatını sonsuza dek aynı şekilde yaşamayı kabullenemiyorsa o hayat değersizdir. Bu düşünce bireyin yaşamını bilinçli ve cesurca yaşaması gerektiğini vurgular. Eserlerinde yer alan “amor fati“ (kader sevgisi) tanımı Bengi dönüş’ün ön koşuludur. İnsanların kendi seçimleri olmayan yazgılarını sevebilmeleri için onu acılarıyla birlikte yeniden yaşamayı göze almayı ve yaşamı böylece olumlamayı gerektirir. Yaşamın en net gerçekliği olan ölüm ve yok oluş bengi dönüş ile korkutucu anlamını yitirir ve ölüm korkusu ortadan kalkar. Bu yaşamı tamamlama fikri bengi dönüş ile yeniden yaşamayı kabul edebilme gücüne sahip olmaktır

” Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sayısız kere daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak. Yaşamındaki her acı, her sevinç, her bir düşünce ve her bir soluk, tarif edilemeyecek kadar küçük veya büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla, sana dönecek – ağaçların arasından süzülen şu alacakaranlık ve şu örümcek bile, şu an ve ben kendim bile. Varoluşun sonsuz kum saati, içinde toz lekesi olan sen ile, yeniden ve yeniden baş aşağı çevrilecek. “

Felsefi düşünceye etkisi

Nietzsche’nin fikirleri felsefeden sanata, psikolojiden edebiyata kadar birçok alanda derin izler bırakmıştır. Sigmund Freud, Jean-Paul Sartre, Albert Camus ve Michel Foucault gibi önemli düşünürler onun fikirlerinden etkilenmiştir. Varoluşçuluk, postmodernizm ve psikanaliz gibi akımlara ilham olmuştur. Nietzsche’nin düşünceleri günümüzde de kabul görmektedir. Modern insanın kimlik bunalımı, değerlerin sorgulanması ve bireyin özgürlüğü gibi konular onun felsefesini güncel kılmaktadır.

Nietzsche’nin düşünce dünyasına kısa bir giriş yapan bu yazımızda temel başlıklar ile Nietzsche felsefesine göz attık. Onun felsefesi ve düşünce stili kısa okumalar ile anlaşılamayacak kadar derin bir denizdir. Daha kapsamlı okumalar için Böyle Buyurdu Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Ecce Homo, Gezgin ve gölgesi, Ahlakın Soykütüğü Üzerine gibi önemli eserlerini okuyarak radikal düşüncelerine daha yakından tanıklık edebilirsiniz